EVRENSEL AHLAK
Bir toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kurallara
ahlak denir. Toplumun temel taşını oluşturan bireylerin ahlaklı oluşu bu anlamda insanlığın felaha ermesini
sağlar.
Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanmanın yolu, Kuran’ın gösterdiği ahlak esaslarını en güzel şekilde
yaşamaktan geçer. İslam bütünüyle insan hayatını hedef almıştır. İslam’ın amacı insandır ve onu yetiştirip
olgunlaştırmaktır. Bu anlamda İslam’ın emrettiği her hüküm, her tavsiye ve her teşvik doğrultusunda
hayatımızı düzenlemek güzel ahlakın ta kendisidir. Böylece İslam medeniyetle ahlakı, imanla ahlakı, aile
hayatıyla ahlakı, toplumsal değerlerle ahlakı, hukukla ahlakı, eğitim ve öğretimle ahlakı birleştirip evrensel
bir hale getirmiştir. İslam, ahlakı değerlerimizle harmanlayıp bir bütünlük halinde bizlere sunmuştur.
Günümüzde teknolojinin sağladığı kolaylıklar, maddiyata kolayca erişebilmenin verdiği rahatlık, istek
ve arzuyla birleşince, iman ve ahlaktan yoksun, değerlerden tamamen kendini soyutlamış bir nesil ortaya
çıkarıyor. Bu nesil’ in yapmak istediği, önüne koyduğu hedefte haliyle değişebiliyor ve bir şeyi elde
edebilmek için her yol mubahtır mantığını geliştiriyor. Hedeflediğimiz şeye ulaşabilmek için tüm ahlaki
değerleri bir kenara bırakmak son derece yanlış bir davranış olacaktır. Çünkü güzel ahlakın temeli imandır.
İnsanlık ancak güzel ahlak sayesinde insanlık bulur.
İnsanoğlunun fıtratında doğuştan gelen bir edep ve utanma duygusu vardır. Lâkin insanların bu
özelliği bozabilme imkânları mevcuttur Toplumda ahlak çöküntüsü birden meydana gelmez. İnsanın iyi ve
güzel olan erdemli davranışlarını terk edip kötü ve sapkın bir yola giriş yapmasıyla bu ahlaki çöküntü başlar.
Tek kişiyle başlayan bu kötü yolculuk zamanla kendine yeni ortaklar bulur. Bu olay, bir sepette ki çürük
elmanın zamanla sağlam olan diğer elmaları çürütmesine benzer. İnsanların önceden tek başlarına bile
yapmaya utandığı davranışlar toplum olarak yapılmaya başlandığında, tıpkı bir virüs gibi çoğaldıkça
çoğalacak ve toplumun birliğine ve dirliğine, edebine işleyerek yavaş yavaş çöküntüye uğramasına sebep
olacaktır. Ahlak yalnızca tek taraflı bir mesele değildir. Tam zıttı herkesi ilgilendiren ve herkesin hassasiyetle
üzerinde durması gereken bir konudur. Hangi dinden, mezhepten olursa olsun ahlak bulunmazsa bu
noktada bir sıkıntı var demektir. Ahlakı çöküntüye uğramış bir toplumda birlik ve beraberlikten, adalet ve
eşitlikten söz etmek mümkün değildir. Ayrıca ahlakın, edebin, birlik ve beraberliğin olmadığı bir toplumun
geleceğinden söz edilemez. Ahlakın varlığından söz edemediğimiz bir toplumda da insani duyguların
gerçekleşmesini beklemekte mümkün olmayacaktır. Zira ülkelerin güçlenip gelişmesi ve ilerlemesi sağlam
kalelerle, güzel binalarla ve milli gelirlerle değil o ülkedeki insanların ahlakına ve birbirleriyle olan
ilişkilerine bağlıdır.
Velhasıl İmam Gazali’nin söylediği gibi “Ahlak bir dayatma değil, insanın içinden gelen güzel bir
davranıştır.” Yolda gördüğün bir engeli kaldırmak bile bir ahlaki kuraldır ve güzel bir davranıştır.
Müslümanlar kendi aralarında edep ve ahlak kurallarına uymalı, toplumu yanlışa götürecek davranışlar
yapmamalı ve yaptırmamalıdır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamber efendimiz(sav) ‘’Müslüman,
elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir’’ buyurmuşlardır. Ahlakı anlatan değil
yaşayanlardan ve yaşatanlardan olmak dileğiyle.
Ahmet Sadullah ERTAŞ 12/E And. - 158