SU VE SİRKE
    
Asıl yetimler anadan, babadan değil, ilim ve ahlaktan yoksun olanlardır. Ne güzel söylemiş ahlakın babası güzel örneğimiz, Hz. Ali.
Ahlak; toplumun benimsedi
ği, uymak zorunda olduğu davranışlar bütünüdür. Bu yüzden toplumumuzda da önemli bir yer kaplar. Dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun ahlak, her yerde her kişide önemlidir. Bütün cihanı araştırdım, güzel ahlaktan daha üstün bir liyakat bulamadım. diyen Mevlana bunu ne de güzel açıklamıştır.
Ahlakl
ı olan kimse her yerde parmakla gösterildiği gibi topluluk içinde de saygıyla karşılanır. Ahlak her yerde öne çıkar. Ahlaklı olmak, toplumun hangi kesiminde olursa olsun önemsenen ve uygun görülen bir şeydir.
Her toplumda her dinde oldu
ğu gibi İslamiyet de ahlaka, ahlaklı olmaya oldukça özen gösterir. Abdullah b. Abbas bir rivayetinde Her binanın bir temeli var, İslam binasının temeli de ahlaktır. diyerek Resulümüzün güzel örneklemesinin, günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.

Her bireye Rabbimiz ak
ıl nasip etmiş ve onun iyiyi kötüyü ayırt etmesini sağlamıştır. Ama insanın zaman geçtikçe toplum ve çevreden etkilenerek fikirlerinin değişmesi mümkündür. Önceden yanlış gördüğü bir şeyi sonradan doğru olarak kabul edebilir. Çevrenin etkisi ve değişen hayat koşulları aslında ahlaksızlık oluşturan durumların önemsememesine ve neslin bozulmasına zemin hazırlamaktadır. Bu davranışlar aynı tencere kapağına benzer. Kıpırdadı mı kokusu duyuldu mu, ne pişiyor anlarsın. Bir toplum bozulmaya başlamasının neslin kötü gideceğinin işareti olduğu gibi.

Hayat, içinden daima yeni na
ğmeler çıkan bir flüt gibidir. Yenilikler, teknolojiler toplumların, ilişkilerin değişmesine yol açar. Teknolojiye kapılıp, büyükleriyle de ara sıra görüşen gençler, sosyal medyadaki konuşmalara alışır ve bu onlara normal bir konuşma gibi gözükmeye başlar. Toplumumuz da bu sebeple git gide kabalaşıyor. Ahlaksız kelimeler normal karşılanıp günlük hayatta da kullanılabiliyor. Bu da büyüklere karsı saygısızlığı artırıyor.

Eskilerde kap
ı tokmakları ayrı olduğu için gelenin kadın mı erkek mi olduğunu anlayıp ona göre kendine çeki düzen veren, sonra kapıyı açan o ahlaklı, edepli Osmanlı şimdilerde yerini kimin gelip gittiğini umursamayan yeni nesil gençlere bıraktı.
Toplum ayn
ı şuna benzer; bir çiçek vardır, misler gibi kokar. Herkes ona ulaşmak onun güzel kokusunu, narinliğini görmek ister. Bir de bitki vardır kötü kokar, dikenlidir. Herkes ondan uzaklaşmak ister. Hatta o görülmez, rağbet görmez.

Ahlakl
ı olma kavramı her ne kadar kişiye göre farklılık gösterse de toplumun büyük çoğunluğu tarafından benimsenmiş bulunan kuralları esas almak ve korumak önemlidir. Tüm ülkelerin hepsinde anayasaya da giren ahlak kavramı hak ve özgürlükleri sınırlandırmıştır. Bundan dolayı da hukuk ile ahlak arasında bir amaç birliğin var olduğu görülür. İkisi de iyiliğin, iyi olmanın peşindedir.

Güzel ahlak; hataları eritir, suyun buzu erittiği gibi. Fena ahlak da ameli bozar, sirkenin balı bozduğu gibi. Efendimiz de söylediği gibi hataların telafisi için belki de en önemli çözüm güzel ahlaktır. Ve yine Rasulullah, Cennete sadece güzel ahlaklılar girer. diyerek ahlakın önemini, insanın hayatını ve ahretini ne kadar etkilediğini bir kez daha belirtmiştir.

Rabbimiz ahlak
ın önemini Kuran-ı Kerimde çok güzel bir şekilde ifade etmiştir: Her nerede olursan ol Allahtan ittika et ve kötülüğün arkasından iyilik yap bu onu yok eder. İnsanlarla iyi ahlakla muamele et. Her yerin, her şeyin yaratıcısı, kurucusu olan Allah eğer güzel ahlakı emrettiyse ahlakın bütün her yerde önemsenmesi gerekir. Ahlakın evrenselliği Allah’ın yarattığı her şeyi içine alır ve toplumun düzenini sağlamayı amaçlar.
Ahlaks
ızlık, terk edilmiş hayaletli bir ev gibi buruk bir yalnızlığa esir olmaktır. Yalnız değiliz, Allah var!


Büşra YES
İLBAĞ   12-C   2427